Prof.Dr.Mehmet Yuva
Osmanlı Birinci Dünya Savaşı’nı kaybetti ve imparatorluk, başta Kıbrıs olmak üzere Doğu Akdeniz adaları ve “Arabi Coğrafyası”, “savaşı kazanan” İngiltere ve Fransa arasında paylaşıldı. Birinci Dünya Savaşı (1914-1918) esnasında 9-16 Mayıs 1916’da Sykes-Picot Antlaşması olarak bilinen mutabakata istinaden İngiltere ve Fransa ile savaş müttefikleri İtalya’nın da hak sahibi olacağı nüfuz alanları, açık işgal veya manda yönetimiyle idare edilecek bölgeler tespit edilmişti. 1915’te Çarlık Rusya’sı da bu antlaşmanın içindeydi. Ancak Ekim 1917’de Çarlık hükümdarlığını yıkan “Komünist” devrimi sebebiyle yeni Sovyet Rusya bu antlaşmadan çekildi. Konuyu dağıtmamak ve Suriye meselesinden uzaklaşmamak için sadece Büyük Suriye veya Bilad-i Şam (Şam Diyarı) olarak bilinen (Filistin, Lübnan, Suriye) coğrafyaya odaklanacağız...
Birinci Dünya Savaşı’nda Batı’nın Avrupa dışında sahip olduğu “Katolik ve Protestan” kolonileri gibi Batı’da zirve yarışında epey mesafe kat eden “Yahudi-Siyonist” sermaye de benzer koloni veya koloniler inşa etmek için ön aldı. Bu amaç için birçok girişimde bulunan “Yahudi” sermayedarlar ve din adamları Doğu Akdeniz (Kıbrıs), Batı Asya (Şam Coğrafyası) Afrika ve Amerika kıtasında Yahudiler için “kendi kimlikleri ve idareleri altında özerk yurt” arayışında oldular. Girişimlerin başarısız olmasının en önemli sebepleri arasında, dünya Yahudi nüfusunun azlığı, hedef bölgelerin iklim şartları, yerli toplumların bu projelere karşı tutumları ve Yahudi nüfusun ezici çoğunluğun yaşadığı bölgelerden göç etme isteğinin olmamasıdır.
SİYONİST KONGRE
En nihayet “Yahudi-Siyonist” sermaye aklın zirvesi konumunda olan İngiltere merkezli Rothshild Hanedanlığı koloninin (yurt) Filistin’e inşa edileceğini ilan etmek üzere İsviçre’nin Basel kentinde Birinci Siyonist Kongresini (29-31 Ağustos 1897) finanse eder. Kongre, Avrupa, Asya ve Amerika kıtasından gelen “Yahudi” aydınları, din adamları, bilim adamları, siyasetçiler, gazeteciler ve elbette ki güçlü sermaye temsilcilerinin katılımıyla yapılır. 17 farklı ülkeden Kongreye katılan 280 delegenin 69’u Siyonist örgütler mensubuydu. 205 delegenin oyunu alan Rothshild Hanedanlığın muteber ismi, Siyonist Hareketin kurucusu Theodore Herzel Kongreye başkanlık eder.
KADINLARIN OY HAKKI YOKTU
Kongrede konuşma dili Almancaydı. İngilizce tercüme yapıldı. Zira katılanların ezici çoğunluğu, dindar ve özel bir eğitim almış olanlar dışında İbranice bilmiyordu. Kongreye katılan 17 Yahudi kadının oy hakkı yoktu. Oy haklarını ertesi sene 28 Ağustos 1898’de toplanan İkinci Siyonist Kongresinde elde ettiler. Filistin seçeneği, birçok kimsenin inandığı veya anladığı gibi Filistin’in Tevrat veya Yahudiler için kutsal olmasıyla ilgili değildi. Tanrının Yahudilere vaat ettiği topraklara dönmek için gelen bir İlahi emir de değildi. Kongreye katılanların çoğunluğu Filistin fikriyatına sıcak bakmıyordu. Ayrıca arkasında Avrupa’da yüzlerce yıllık birikimini, ticaretini, iş yerlerini, anılarını, komşularını bırakıp ne kendisinin ne atalarının anavatanı olmayan, hakkında dini ayetler dışında hiçbir şey bilmediği bu uzak ve yabancı diyarlara gitmek için Filistin’in sunduğu hiçbir cazibesi yoktu.
SÜVEYŞ KANALI
Ancak Rothshild Hanedanlığının Filistin’e yakın, stratejik konumu olan, Avrupa ve Asya’yı yakınlaştıran 17 Kasım 1869 açılan Süveyş Kanalında önemli bir payı ve yatırımı vardı. Mısır hakimi Muhammed Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa’nın oğlu olan İsmail Paşa 1867’de Mısır hakimi olur. Dış borçlar, Said Paşa'nın halefi İsmail Paşa'yı ülkesinin hisselerini satışa çıkarmaya zorladı. 1875'te Londra merkezli N. M. Rothschild & Sons bankası, İngiliz Hükümeti adına hareket eden İngiltere’nin ilk “Yahudi” kökenli, İngiliz Kilisesi mensubu Başbakan Benjamin Disraeli'ye Süveyş Kanalı hisselerini satın alması için 4 milyon sterlin verdi. Disraeli, Lionel de Rothschild'in yakın bir dostuydu ve herhangi bir belgeye dayanmayan, teknik olarak teminatsız bir kredi olan centilmenlik anlaşmasıyla gerçekleşti. 4 milyon bugün birkaç milyar sterlin değerindedir.
PARLAMENTODAN ONAY ALMADAN
Disraeli, Rothschild'lerden aldığı fonla hisseleri satın alırken parlamentodan onay veya referans almadı. Kıssadan hisse bu ticareti İngiltere Hükümetinden ve halkından habersiz Rothshild Hanedanlığı adına yaptı. İngiltere'nin anayasal sistemini baltalamakla suçlandı ama onun umurunda değildi. Zira bağlılığı İngiltere’ye değil sayesinde Başbakanlık koltuğuna oturduğu Siyonist Sermayenin Kralı Rothshild Hanedanlığınaydı. Rothshild, Başbakan Benjamin Deisraili’den hisselerinin korunması için Kıbrıs adası ve Mısır’ı işgal etmesini talep etti. Kıbrıs 1874’te Osmanlı Sultanının onayıyla İngiliz “korumasına” geçti. Mısır’da 1881’de Mısır ordusunda subay olan Ahmet Arabi’nin İngiliz işgali ve Süveyş Kanalının yabancı devletler tarafından işletilmesine karşı bayrak açması sonrasında İngiltere 1882’de Mısır’ı işgal etti.
DOĞU AKDENİZ’DEKİ ÇIKARLAR
Tüm bu hadiselerin Rothshild Hanedanlığının Doğu Akdeniz’deki ticari ve finans çıkarlarıyla ilgisi esastır. Rothshild Hanedanlığı çıkarlarını ilelebet İngiltere veya başka bir devlete tevdi etmek ve onların rahmeti altında olmak niyetinde değildi. 1897 ve 1898 Siyonist Kongrelerini bu amaçla topladı. Filistin’in hedefe konulmasının sebepleri; Süveyş kanalına olan yakınlığı, Akabe Körfezi’nden Kızıl Deniz’e kıyısının olması, Şam ve Nil Deltası (Mısır) coğrafyası arasında karasal bağ ve köprü olmasıdır. Tevrat’taki önemi veya dinsel akitler stratejik hedeflere ulaşmak ve bu çıkarları korumak için suiistimal ve istismar edildi. Zira Arap Museviler-Yahudiler yüzlerce yıldır Arap Mesihileri ve Arap Muhammedileri ile aynı coğrafyayı birlikte yaşayarak var olmuşlardır. Hâkim sınıf veya zümrenin hayrından da şerrinden de diğer dinler, mezhepler ve etnik gruplar kadar yarar veya zarar görmüşlerdir.
Birinci Dünya Savaşı esnasında Rothshild hanedanlığı, İngiliz hükümetinden Siyonist Kongrelerde karar bağlanan “Filistin’de Yahudilere bir Yurt” hedefinin İngiltere tarafından resmi olarak kabul edildiğini beyan etmesini istedi. İngiltere Dışişleri Bakanı Arthur James Balfour 2 Kasım 1917’de Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bir mektupla Siyonist lider Rothshild’e hitaben;
“Saygıdeğer Lord Rothshild Majestelerinin Hükûmeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım. Majestelerinin Hükûmeti, Filistin'de Yahudiler için bir millî yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Bu deklarasyonu, Siyonist Federasyonu'nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım.”
Not: Kasım 1917 Balfour Deklarasyonu Filistin’i yuttu; Temmuz 2025 Paris Deklarasyonu Şam Coğrafyası, Kıbrıs ve Anadolu’yu yutabilir. Bu konuya devam edeceğiz.